Renklerle çalışmak güçlü bir iştir. Göze hoş gelen tonları seçmekten daha fazlası; Renk göreceli olmakla birlikte yerine göre de değişmektedir. Renk bağlantılarını anlamak, pratik yapan herhangi bir sanatçı için hayati önem taşır. İçeriğimizde bu iddiada sanatçılara çok yardımcı olan Josef Albers’in sanata kazandırdıklarını ele alıyoruz.
Kaynak:https://mymodernmet.com/josef-albers-…
Josef Albers, 19 Mart 1888’de Almanya’nın Bottrop kentinde doğdu. Zanaatkar bir ailede büyüdü; Babası ressam, marangoz ve tamirci iken annesi demirci bir aileden gelmektedir. Albert; Cam oymacılığı ve sıhhi tesisat dahil olmak üzere bu becerilerin çoğunu ailesinden öğrendi.
Albert; Bauhaus’dayken, park gibi hurdalardan ve kurtarılmış vitraylardan ve Weimar çöplüğünden enkazdan yapılmış cam işleri yaptı. Albers, Bauhaus’ta yeni öğrencilere temel bir tasarım dersi verdi. Cam ve metal işlerinin yanı sıra mobilya ve tipografi de tasarladı.
Albers en ünlü serisine 1949’da başladı. Basit bir ciltlik çalışma gibi görünse de ‘Meydana Saygı’ adlı fotoğraf koleksiyonu onu yirmi beş yıl meşgul edecekti.
Kare fotoğraflarda, kompozisyonun unsurları ilerliyor veya geriliyor gibi görünüyor. Albers’in amacı, görüntülerin gözlerimizi aldattığını göstermek değil, bunun yerine renklerin etkileşimine dayanarak neyi ve nasıl gördüğümüzü sorgulamaktı.
Kitap 1971 yılında karton kapaklı olarak yayınlandı. Sanatçı adaylarının kitapla çalışmaları amaçlandı. Kitaptaki kavramları okuyabilir ve anlayabilirsiniz, ancak rengin gücünü ancak birinci elden deneyimleyerek tam olarak anlayabilirsiniz.
Kısacası, Josel Albers neyle tanınıyor?
Kısacası Josef Albers’in çalışmaları neden değerli?